Avrupa Birliği Adalet Divanı’ndan Unutulma Hakkına Dair Önemli Karar
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), unutulma hakkına dair almış olduğu kararda, internet arama motorlarının unutulma hakkını uygulama yükümlülüklerinin bölgesel kapsam bakımından Avrupa Birliği üye ülkeleri ile sınırlı olması gerektiğine hükmetti.
Fransız Veri Koruma Otoritesi (“CNIL”), 10 Mart 2016 tarihinde varmış olduğu kararda Google Inc. şirketine 100.000 Avro tutarında idari para cezası uygulamıştı. İlgili karar, veri sorumlusu kabul edilen arama motoru yöneticisi Google’ın global kapsamdaki arama sonuçlarına, CNIL’in 2015 yılındaki uyarılarına rağmen, unutulma hakkını uygulamaması üzerine alınırken, Google, kararı Fransa Danıştayı’nın (“Danıştay”) önüne getirerek unutulma hakkının küresel olarak değil sadece üye devletlerden erişim sırasında uygulanması gerektiği iddiasında bulundu. Danıştay ise dosyayı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (“ABAD”) dikkatine sunmayı uygun buldu.
Konuya ilişkin olarak Google’dan yapılan açıklamalarda, unutulma hakkının özellikle otoriter rejimle yönetilen ülkelerde kullanılması durumunda insan hakları ihlallerinin meydana gelebileceği ve ifade özgürlüğünün önemli oranda kısıtlanabileceği ihtimali dile getirilmişti.
ABAD ise yapmış olduğu incelemede, unutulma hakkının küresel olarak uygulanması durumunda, üye devletler dışındaki ülkelerin ilgili düzenlemeyi amacından farklı olarak kullanabileceğini ve bilgiye erişim hakkının kısıtlanması ihtimalinden ötürü unutulma hakkının sadece üye devletler içerisinde kullanılması gerektiğine yönelik karar aldı. ABAD, yapmış olduğu açıklamada, kişisel verilerin korunmasına yönelik hakların mutlak olmadığını ve bu hakların tesisi ve korunması sırasında ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı gibi temel insan hakların çiğnenmemesi gerektiğine vurgu yaptı.
Unutulma hakkı ilk olarak 2014 yılında bir İspanya vatandaşının kendisi hakkında güncel olmayan verilerin silinmesi talebini Google’a iletmesi ve bu talebin son tahlilde ABAD’ın önüne gelmesi sonucunda gündeme gelmişti.
GDPR’da 17. maddede düzenlenmiş olan unutulma hakkı, ilgili kişilere veri sorumlusundan kendisine ilişkin kişisel verilerinin ivedilikle silinmesi hakkını tanımakta iken mutlak bir hak olmaması sebebiyle bu hakkın kullanılabilmesi için özetle aşağıdaki şartların oluşması gerekmektedir:
- Kişisel verinin işlenmesinin veri işleme amacının ortadan kalkmış olması sebebiyle artık gerekli olmaması;
- İlgili kişinin açık rızasını geri çekmiş olması sebebiyle kişisel veri işlemenin hukuki dayanağının ortadan kalkması;
- İlgili kişinin kişisel veri işleme faaliyetine karşı çıkması ve veri sorumlusunun menfaatinin bu talebe karşılık arka plana düşmesi;
- Kişisel verinin hukuka aykırı işlenmiş olması;
- Kişisel verinin AB veya ilgili ülke mevzuatı çerçevesinde silinmesinin zorunlu olması; ve
- Kişisel verinin GDPR md. 8 kapsamında bilgi toplumu hizmeti sunulması amacıyla temin edilmiş olması.
İlgili kişilerin unutulma hakkı talepleri yukarıdaki şartların varlığına rağmen aşağıdaki istisnai durumların varlığında ise uygulanmaz:
- Unutulma hakkının uygulanması, ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkına aykırılık teşkil ediyorsa;
- Veri sorumlusunun tabii olduğu AB veya üye ülke düzenlemeleri çerçevesinde kişisel veri işleme faaliyetinin veya kamu menfaati açısından sözleşmenin ifası veya veri sorumlusuna bahşedilen resmi bir yetkinin yerine getirilmesi için gerekli olması;
- Kamu sağlığı veya kamu menfaati açısından kişisel veri işlemenin gerekli olması;
- Kamu menfaatine yönelik arşivleme, bilimsel veya tarihi araştırma veya istatistiki çalışmalar amacında kişisel veri işlemenin gerekli olması; ve
- Bir hakkın tesisi, kullanılması ve korunması için kişisel veri işlemenin gerekli olması.
Unutulma hakkı, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda (“KVKK”) ve sair mevzuatta öngörülen bir kavram olmamakla beraber geçmişte Yargıtay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelen dosyalara ilişkin alınan kararlarda unutulma hakkı olarak değerlendirilebilecek kavramlar doğmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015 yılında almış olduğu kararda cinsel taciz mağdurunun tam isminin bir hukuk kitabında konuya ilişkin olarak örnek mahiyetinde yazılmış olması sonucunda davacı haklı bulunarak ilk derece mahkemesinin kararından dönmesi gerektiği görüşü ortaya çıkmıştır.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bir bireysel başvuruda ise başvurucunun 1998 yılında basında yer alan uyuşturucu bağımlılığına ilişkin haberlerden isminin kaldırılmasına yönelik bulunduğu talepte Anayasa Mahkemesi, ilgili kişinin talebini yerinde bularak artık bu tür kişisel verilerin unutulmasına imkân tanınmasının yerinde olduğuna yönelik karar almıştır.
Unutulma hakkı, dijitalleşen düzende bireylere tanınmış önemli hakların başında gelmektedir ve kişileri unutulma hakkının kullanımı ile maddi veya manevi zarara uğrama tehdidine karşı kendini koruma altına alabilmektedirler. Nitekim bu hakkın kullanımı ile hukuki dayanağı olmayan veri işlemeler ortadan kalkacağı gibi artık veri toplama amacıyla bağdaşmayan kişisel veri işleme faaliyetlerinin de azalmasına imkanı doğmuştur.
ABAD’ın unutulma hakkının bölgesel anlamda kısıtlanmasına yönelik kararı, özellikle bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü gibi temel insan hakları da düşünüldüğünde yerinde yorumlanabilir.
Nitekim unutulma hakkı mutlak bir hak değildir ve karara ilişkin açıklamada da belirtildiği gibi orantılılık prensibi çerçevesinde uygulanmalı ve diğer temel hakların kullanımını zorlaştırmamalıdır.